Öyle bir dünya olmaya başladık ki insanlar giyimleriyle karşılanır, kuşamlarıyla uğurlanır olmaya başladı...
Telefon markamız kişiliğimizi belirler oldu, değer görmek için belli markaları giymek zorundayız, belli arabaları kullanmalı belli mekanlara gitmeliyiz. Saatimizin bile belli bir markası olmalı ki adam olalım...
Lütfen hayatla aranıza firmalar sokmayın.
Saatiniz sadece saati göstersin...
Marka
30 Ağustos 2012 Perşembe
Gönderen
Önder UÇAR
zaman:
00:25
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
X'te paylaş
Facebook'ta Paylaş
Artık bayramlar pek de güzel değil
20 Ağustos 2012 Pazartesi
İnsanların gittikçe yalnızlaştığı günümüz dünyasında insanları birarada tutabilecek insanlara birbirini anlatabilecek nadir olaylardan biridir bayram...
Ama klişe bir laf vardır ya hani bayramlar artık eski bayramlar gibi değil diye hakkaten öyle...
Aileyle geçirebileceğin kaç bayramın kaldı ömrümde? Veya onların ömrüne sığdırabileceğin? Onlarla beraber olabilme imkanın varken, bu bayramların kaçını beraber geçireceksin...
Gerçi aile dediğin ne ki? Yenisi kuramıyor musun? Aile kavramı için, dil, din, kültür bile önemli değilken beraber geçirdiğin bayramların ne önemi var ki? Gereksiz anlam yüklemeleri.
Hadi diyelim bayram algısını böyle çökerttin, peki ya günler? Kaç günün kaldı ömründe? Veya onların ömrüne sığdırabileceğin. Onlarla beraber olabilme imkanın varken, bu günlerin kaçını beraber geçireceksin...
Ama klişe bir laf vardır ya hani bayramlar artık eski bayramlar gibi değil diye hakkaten öyle...
Aileyle geçirebileceğin kaç bayramın kaldı ömrümde? Veya onların ömrüne sığdırabileceğin? Onlarla beraber olabilme imkanın varken, bu bayramların kaçını beraber geçireceksin...
Gerçi aile dediğin ne ki? Yenisi kuramıyor musun? Aile kavramı için, dil, din, kültür bile önemli değilken beraber geçirdiğin bayramların ne önemi var ki? Gereksiz anlam yüklemeleri.
Hadi diyelim bayram algısını böyle çökerttin, peki ya günler? Kaç günün kaldı ömründe? Veya onların ömrüne sığdırabileceğin. Onlarla beraber olabilme imkanın varken, bu günlerin kaçını beraber geçireceksin...
Gönderen
Önder UÇAR
zaman:
00:03
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
X'te paylaş
Facebook'ta Paylaş
Hayat Keyfi
17 Ağustos 2012 Cuma
Dikkat ederseniz, satın aldığımız ürünlerin çoğu temel fizyolojik ihtiyaçlarımızın dışında yani "hayat keyfi" için alınan ürünler.
Elektronik eşyalar, ekstra kıyafetler, dekoretif ürünler, arabalar, ana besin maddeleri dışındaki yiyecek ve içecekler...
Ama ne büyük bir tezattır ki keyif ürünü diye aldığımız bu ürünler bize pek keyif getirmiyor.
Belki bu keyfi yaşayacak zamanımız olmadığından, belki daha fazla keyif ürünü elde etme hırsı, belki elimizdekileri kaybetme korkusundan, belki de sadece o ürün onda var o zaman ben de almalıyım, bende de olmalı gibi bi saçmalıktan.
Ne yazık ki bir ağustos böceğinin çaldığı araçtan çok daha fazla olanağımız, aracımız, gerecimiz olmasına rağmen onun tek bir çalgı ile aldığı hazzı alamıyoruz...
Elektronik eşyalar, ekstra kıyafetler, dekoretif ürünler, arabalar, ana besin maddeleri dışındaki yiyecek ve içecekler...
Ama ne büyük bir tezattır ki keyif ürünü diye aldığımız bu ürünler bize pek keyif getirmiyor.
Belki bu keyfi yaşayacak zamanımız olmadığından, belki daha fazla keyif ürünü elde etme hırsı, belki elimizdekileri kaybetme korkusundan, belki de sadece o ürün onda var o zaman ben de almalıyım, bende de olmalı gibi bi saçmalıktan.
Ne yazık ki bir ağustos böceğinin çaldığı araçtan çok daha fazla olanağımız, aracımız, gerecimiz olmasına rağmen onun tek bir çalgı ile aldığı hazzı alamıyoruz...
Gönderen
Önder UÇAR
zaman:
01:15
1 yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
X'te paylaş
Facebook'ta Paylaş
Still Alive
13 Ağustos 2012 Pazartesi
Gönderen
Önder UÇAR
zaman:
14:50
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
X'te paylaş
Facebook'ta Paylaş
1 Ağustos 2012 Çarşamba
Bilmiyorum bana mı öyle geliyor ama gittikçe insan olmaktan çıktığımızı, toplum olma bilincinden uzaklaştığımızı düşünüyorum.
Artık insanlar birbirlerine eğer ki çıkarı yoksa selam bile vermiyor , birbirlerinin umrunda bile değilller.
İnsan bir iyilik yaparken karşılık bekler mi, beklemeli mi? Sadece bu iyiliği yapmış olmak onu mutlu etmeye yetmez mi?
Çizgi filmlerdeki gibi iyilerin hep iyi, köyülerin hep kötü olduğu dönem geride kaldı, artık herkes işine gelirse, herkes rüzgarı bekliyor...
Daha meraba demenin bile değerini bilmeyen adama sorsan altındaki Levi's kotun değerini şak diye söyler ama
Herşeyin fiyatını bilen ama hiçbir şeyin değerini bilmeyen insanlar olmaya başladık.
Efendim lütfen siz de iyilik yaparken yaptığınız iyiliğin önünü arkasını düşünmeyin, sadece yapın...
Yani kısaca, rastgele iyilik yapın...
Artık insanlar birbirlerine eğer ki çıkarı yoksa selam bile vermiyor , birbirlerinin umrunda bile değilller.
İnsan bir iyilik yaparken karşılık bekler mi, beklemeli mi? Sadece bu iyiliği yapmış olmak onu mutlu etmeye yetmez mi?
Çizgi filmlerdeki gibi iyilerin hep iyi, köyülerin hep kötü olduğu dönem geride kaldı, artık herkes işine gelirse, herkes rüzgarı bekliyor...
Daha meraba demenin bile değerini bilmeyen adama sorsan altındaki Levi's kotun değerini şak diye söyler ama
Herşeyin fiyatını bilen ama hiçbir şeyin değerini bilmeyen insanlar olmaya başladık.
Efendim lütfen siz de iyilik yaparken yaptığınız iyiliğin önünü arkasını düşünmeyin, sadece yapın...
Yani kısaca, rastgele iyilik yapın...
Gönderen
Önder UÇAR
zaman:
23:05
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
X'te paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
"There's no sense crying over every mis-take,"
"You just keep on trying 'till you run out of cake"